Zeynep Gözübüyük

Yeliz ve Sara Yaz’ın Doğum Hikayesi – Doğal Doğum

Yoga derslerimde sürekli normal doğumu anlatıyorum, kendi doğumumu örnek gösteriyorum, hamilelerime haklarını hatırlatıyorum, hareketler ve nefesler öğretiyorum. Bunun yanında artık sitenin blog bölümünde benim doğal doğum hikayemin yanı sıra Zeynep’le Hamile Yogası’ na katılan hamilelerimin doğum hikayelerini paylaşacağım. Farklı farklı doğumlardan örnekler olsun ki doğum öncesi hamilelerim bilgilensin, deneyimlerden faydalansın, doğumlarına destek olsun istiyorum.
İlk hikayemiz Yeliz ve Sare Yaz’ın harika doğal doğum hikayesi. Okuyun, siz de yapabilirsiniz buna inanın. İçinizde bu güç var, yeter ki bedeninize ve bebeğinize güvenin, doğum için çalışın ve uygun ortamı hazırlayın. Hayatımızdaki her önemli olaya hazırlanıyoruz, okullar, sınavlar, evlilik vs. ama doğuma gerektiği gibi hazırlanmıyoruz, her şeyi doktordan bekliyoruz, beklemeyelim! Doğumu yapan annedir, doktor orada kontrolü sağlar, gerekli durumlarda müdahale eder. Doğumu SİZ be bebeğiniz yapacaksınız. Daha uzun uzun yazacağım bu konuda. Şimdi siz bu güzel doğumun hikayesini okuyun…

dogum hikayesi yeliz

Gülerek doğum yapmış olan birini hiç duydunuz mu? Hem de doğal doğumda? Duymadıysanız ve hala doğum yapmadıysanız işte pozitif bir doğal doğum hikayesi… Hamileliğim boyunca sadece 9 kilo almış ve 61 kiloya ulaşmıştım. Zıp zıp hop hop hoplayarak geçti tüm hamileliğim 🙂 (İlk 3 ay yemek yemeden sırf kusmam ve doğuma kadar hergün en az 1 sefer kusmak dışında) Bol bol Belgrad ormanındaki yürüyüş parkurunda 6 km yürüyor, fitness’a, son ay havuz ve haftasonları iple çektiğim “Zeynep’le hamile yogası”‘na gidiyordum. Yoganın bedene iyi geldiği gibi ruhuma ve bebeğime de iyi geliyordu. Hatta bebeğime yoga sayesinde ulaşabildiğimi hissediyordum. Özellikle nefes çalışmasında bir eliniz kalbinizin üzerinde diğeri ise bebeğinizin üzerindeyken sevgili Zeynep’in sakin konuşması bebeğime yolladığım nefesler esnasında hep duygulanıp gözümden yaş geliyordu 🙂 Pilates topunun üzerinde doğum sırasında gelecek sancılarla başa çıkma yöntemlerini de öğrenince iş yerinde masamın altına bir pilates topu yerleştirmiş, bilgisayar başında çizim yaparken arada pilates topunun üzerine oturuyor hareketleri yapıyordum. Eşim antrenör olduğu içinde onun yönlendirmesiyle fitness salonumuzda hafif ağırlıklarla çalışıp kas seviyemi aynı tutmaya özen gösterdim. Havuza ise son aylar gitmeye başlamıştım. Suyun kaldırma kuvveti beni iyi hissettiriyor bedenime binen yükü biraz olsun üzerimden atabiliyordum. Suyun rahatlatıcı etkisi bebeğime de huzur getirdiğini düşünüyordum. Eşimin Bali’den getirdiği masajcı ise hamileliğimi en özel hissettiğim tarafıydı. Karnım büyüdükçe belime, sırtıma, bacaklarıma olan baskıyı hergün yaptırdığım masajla rahatlatıyordum. Bence sizde imkanınız varsa hamileliğinizin ilerleyen zamanlarında masaj yaptırın derim. Evde eşler de en iyi çözüm şişen ayaklarınızı sırtınızı ovdurabilirsiniz 🙂
Hamileliğim boyunca etraftan duyduğum sezaryan olanların sayısının bir hayli fazla olması gerek doktordan dolayı, gerekse zorunlu kalmış olmaları aklımı meşgul ediyordu. Ben normal doğum hatta doğal doğum yapacağım diyip duruyordum. İlk günden 8.ayıma kadar takip eden doktorumu beni tedirgin eden sözleri dolayısıyla bir gece yatarken karar verip sabahına bıraktım. Ve bir anda doktorsuz kalmıştım. İnternetten normal doğumcu (bu kelime gerçekten beni güldürüyor) diye aramalarımda hikayeleri çok hoşuma giden doktorun bulunduğu hastaneyi arayıp anında randevu aldım ve apar topar evden yanına gittik. Karşısında 8 ayını geçirmiş bir hamile görünce tabii beni tanımaya, hamilelik sürecimi anlamak için karşılıklı soru cevap yaptık. Enerjisi ve ekibi gerçekten çok hoşuma gitmişti ancak ilk günden beri gittiğim hastanemi seviyor değişiklik yapmak istemiyordum. Neyse ki hastanenin bölüm başkanı olan profesör bu gittiğim doktorun hocasıydı ve bu sayede yine hastanemdeydim ve eşimin de çok eskiden beri tanıdığı komşuları çıktı. Kendimi direk teslim ederek kararlılıkla normal doğum yapmak istediğimi, hazırlandığımı ve doğumda zorlanmayacağını ona yardımcı olacağımı anlatıp durdum. Evet maalesef ülkemizde normal doğumun normal işlemesi için doktorunda etkisi çok fazla. Doktorunuzu seçerken özellikle normal doğum yaptırma oranını, hastaneye yakınlığını, konuşma tarzını çok iyi benimsemeniz gerekiyor. Doğuma hazırlık kursu araştırmalarım ise hamileliğimi öğrendiğim zaman başlamıştı. 5-6.aylarda katıldığım kursta normal doğuma gidecek yolda hastaneden ve doktorumdan ne gibi taleplerim ve haklarım olabileceğini öğrendim.Çok eski zamandan kalma doğuma destek amaçlı doulalarla da tanışmam bu araştırmalar esnasında oldu. Doula Sima ile eşimide yanıma alarak bir cafede oturup konuştum. Doğum yapacağınız odayı nasıl konforlu ve rahat hale getirebileceğinizi, desteğe neden ihtiyaç olduğunu ondan öğrendiklerimi de aklımın bir köşesine yazmıştım. Bu süre zarfında en çok destekçim ise Avusturalya’da yaşayan arkadaşım Leylim olmuştu. Yeni doğum yapmıştı , çok iyi bir araştırmacı hamile ve anneydi ve orda Türkiye’deki gibi doğum süreci işlemiyordu. Hamileliğin, doğumun doğal bir süreç olduğunu benimsemiş bir ülke. Öyleki doktor bile zorunlu olmadıkça kontrol etmiyor. Ebeler ilk günden doğum sonuna kadar yanlarında oluyorlar. Doğumu ebeler yaptırıyor. Normal doğum bu kadar kusursuz işliyordu aslında; karnımızdaki bebeğimiz nasıl dünyaya geleceğini herkesten daha iyi biliyordu. 39. Haftadan itibaren doğumu kolaylaştıracak sancıları azaltacak bazı bitkilerden yardım aldım. Çayını demliyor günde 1 bardak içiyordum. 40+5. günde, perşembe’yi cumaya bağlayan gece 23:00’te ilk belirti gelmişti ve evde yalnızdım. Doğal sürecin nasıl işlediğini o kadar iyi ezberlemiştim ki bu belirtinin beni bebeğime kavuşturmaya saatler kaldığını anlamıştım. İlk yaptığım şey hamileliğim süresince yaptığım gibi dua etmek ve bana kolay bir doğuma yardımcı olacağına inandığım Meryem sûresini okumak olmuştu. Eşimi aradım yeni işyerinden çıkmıştı, onu heyecanlandırmak istemedim, nasılsa yoldaydı eve gelecekti. Yalnız olmak daha iyi konsantre olmama yardımcı oluyordu. Yogada öğrendiğim üzere pilates topumun üzerinde zaman geçirmeye başladım. Yanıma bana enerji verecek yiyecekler aldım. Hurma, su, sancıların etkisini rahatlatacak bitki çayını da demlemiştim. Öyle ki beni hiç rahatsız etmeyen ve ilk andan itibaren 5 dakika arayla gelen sancılarım başlamıştı. Sancılar beni rahatsız ediyordu elbet ama canımı acıtmıyordu. Arada yüzümü buruşturduğum oluyordu ancak o andan itibaren farklı bir boyuta girdiğimi hissediyor ve başa çıkabiliyordum. Eşime uyumasını söyledim. Karşımda koltukta uyuyordu. Sadece arada acıktığımı söyleyip bana bişeyler hazırlamasını istedim. Üşüyordum da. Üzerimde battaniye pilates topunun üzerinde dairesel hareketler yapıp bir yandan da yemek yiyordum. Sabaha karşı git gide artan bir kanama olduğunu gördüm. Midem bulanmış, kusmuştum da ve ishal olmuştum ama bunlar beni korkutmadı çünkü bunlar olması gereken şeylerdi. Siz hastaneye sancılarınız başlayıp erkenden gittiğinizde lavman yapılacaktır (dilerseniz bunu yaptırmak istememeniz de hakkınızdır). Ancak kusursuz işleyen normal doğum sürecinde ishal olmanız, kusmanız doğaldır. Artık hastaneye gitmemizin zamanı gelmişti. Sancılarım olurken bile beni rahatlatacağını düşündüğüm yasemin yağını, mumlarımı, pilates topumu yanıma almıştım. Hemen hazırlandık ve yola çıktık; evimiz Sarıyer’deydi ve doğum yapacağım hastane Ulus’taydı. Yolda ablama mesaj atıp annemlere haber vermesini söyledim. Ablam da önceden hissetmiş uyumuyordu ve mesajımı alır almaz harekete geçmişti. 20-25 dakika süren yol süresince bir kaç kere beni zorlayan sancı gelmiş ve hastaneye yakın bir noktada arabada suyum gelmişti. O an çok heyecanlanmıştım. Çok çok yakın bir zamanda bebeğime kavuşacağımı hissediyor sancılardan sonra içimden gülme geliyordu. Doktoruma yolda haber vermişti eşim. Hastaneye vardığımızda saat 05:30’du nöbetçi doktor kontrol etmek istediğinde gördü ki bebeğimin başı gözüküyordu. Bir doktorun bu kadar heyecanlandığını gördüm çünkü son aşamadaydı ve her an doğum yapmaya hazırdım. Doktorumu aradı hemen gelmesi gerektiğini söyledi ve beni doğru doğumhaneye götürdüler. O anda benden başka herkeste bir telaş vardı. Nöbetçi doktor talimat veriyordu “damar yolu açın, ağrı kesiciyi hazırlayın…” İşte o anda bilinçliydim kendimi heyecana kaptırmamıştım. Ve “hayır” dedim. Ben DOĞAL doğum yapacağım! Kimsenin bana dokunmasını müdahale etmesini istemiyorum. Şaşırmışlardı… Eşimin doğuma girmesini ikimizde istemiştik eşim o sırada doğumhanedeydi ve beni çekiyordu. O da heyecanlı olmasına rağmen benim bu talimatlarıma karşı gelmiyor, şaşkınlıkla kararlılığımı izliyordu. Bense beni çekerken kameraya gülüyordum! İşi olmayanların doğumhaneden çıkmasını rica ettim ebe nöbetçi doktor bebek hemşiresi vardı son ana doğruda bebek doktoru gelmişti. Sancılar geliyordu ve içimden geldiği gibi hareketler yapıp sesler çıkarıyordum. İçimden aralarda gülmek geldiğini anımsadıkça karnımdaki bebeğimin kelebekler gibi içimi gıdıkladığını anımsıyorum. Doktorumda Ulus’ta oturuyordu eğer başka bir yerde otursaydı doğuma bu süreçte yetişemezdi. Ancak o anda doktorumun da önemli olmadığını hissettim, çünkü doğum gerçekten normal bir süreçti kusursuz işliyordu, vucudumuz ve bebeğimiz yapması gereken herşeyi biliyordu, nöbetçi doktorda beni doğurtabilirdi. Doktorum geldiğinde daha üzerine kıyafetini giymeden eline eldivenlerini geçirirken şaşkın “kızım sen ne yaptın” dedi. Evet erkenden hastaneye gelmemiş son ana kadar evimde mutlu olduğum yerde geçirmiştim tüm aşamalarımı. Bir yandanda iğne yapıldı mı damar yolu açıldı mı gibi sorular soruyordu nöbetçi doktora ” annenin bilinci yerinde hiç birşey istemedi hocam” diye karşılık verdi. Doktorum tekrar “kızım sen ne yaptın” diye şaşkın şaşkın sordu, o sırada gerek olmadıkça kesi de istemediğimi bildirdim.

Su istedim su içtim… Sancı geldi ve 2. Kez ıkındığımda bebeğimin kayıp çıktığını hissettim. Hiç acı çekmemiştim, tam tersi hayatımda hissettiğim en güzel duygu yoğunluğuydu ve içten gelen enerjinin dışarıya gülme olarak çıktığı ender doğuranlardandım sanırım. Doktorum 65 yaşında olmasının verdiği babacanlıkla çok başarılıydı “aferin sana kızım böyle güzel doğum yaşamamıştım” dedi. O sırada bebeğimin ilk ağlamasını duymuş hemen bana vermesini isteyerek kendime doğru çektim! Oysaki o ana kadar yeğenimi bile bir yerine birşey olur diye bebekken tutamamıştım kucağımda. Ama o minik elleri ayakları olan ıslak kırmızı bebeği kucaklayarak koynuma almak istiyordum. Bir yandanda üzerimdeki ameliyat giysisini çekip çıkararak göğsümü açtım, iki elimle kavradığım bebeğimi direk göğsüme koydum. Ağlaması saniyeler içinde kesilmişti. Henüz kordonu kesilmemişti ve bir kaç dakika daha kordonuyla benim aramda bağ olmasını isteyip beklemesini söyledim. Ebe nasıl tutacağımı ya da emzireceğimi göstermek için yardım etmek istercesine yaklaştıysa da o da gördüklerine inanamıyor gibiydi. Çünkü kızımı emziriyordum. O anda sadece doktorumun “kızım çok çekiştirme kordon kopucak dediğini duymuştum sanırım :))” Eşim ağlıyordu, ağlamayı denedim başaramadım gülüyordum devamlı. Demek doğum bu kadar güzel ve özel bir şeydi ağlamayı gerektirecek bişey yoktu; daha da mutlu olunması gerekiyordu aslında. Eşimin kordonu kesmesini istedim. Uzun bir süre anne bebek temasından sonra yenidoğan doktoru alıp kontrol etmek istediğini söyledi, vermek istemedim. Herşey okadar doğaldı ki zorladım almaması için. Ama içimden de baksa iyi olur diye de geçiriyordum. Yenidoğan doktoru hemen kontrol etti yanımda sonra tekrar geri verdiler. Bebeğime konuşuyordum doğumhanede ismiyle hitap edip “Sara Yaz’ım, canım kızım annen şu anda hazırlanıyor odamıza geçmek için doktorumuz son kontrolleri yapıyor” Kimseden ses çıkmıyordu. Sara Yaz ise benim sesimi tanıyordu ve beni dinliyordu o kadar farkındaydı ki herşeyin… Gözleri açıktı. Birbirimize bakıyorduk. Beni gördüğünden emindim. Sonrasında odamıza geçtik. Normal doğumun en güzel yanı ise bilincinizin açık olması ve doğumdan sonra hemen normal aktivitenize geri dönmeniz. Doğumhaneden çıkarken annem, babam ablam, ordalardı. Annemin gözündeki korku ve endişeyi gördüğümde onlara kocaman bir gülümseme attım. Hepsi o kadar rahatlamıştı ki. 2 normal doğum yapmış olan anneme doğumumun yaklaştığı son aylarda devamlı doğum hikayemizi anlattırıp duruyordum. Benim nasıl doğum yaptığımı öğrenince ondan daha cesaretli olmam annemi hala şaşırtır.

Bebeğimi camlı odaya alınmasını istemedim, gece ise yorgunsun rahat uyu diyip almalarına da izin vermedim. Emzirmeye doğumhanede başlayıp odada devam ettim. Ve sabaha kadar devamlı emzirdim. Bebeğim göğsümü direk kavradı ve doğumdan hemen sonra sütüm gelmeye başlamıştı. Kızım çektikçede daha kuvvetleniyordu. Sabaha kadar göğsümdeydi ve devamlı emziriyordum. Bu yüzden sarılık geçirmediği gibi doğum sonrası ilk haftalarda söylenen gibi kilo kaybı olmadı. Kilo alarak devam etti. İlk 6 ay sadece anne sütü verdim, bebeğim 10 aylık olmak üzere, anne sütü ek gıdayla birlikte de olsa önemini hala en üst seviyede korumakta. Hedefim 2 yaşına kadar emzirmek. Normal doğum yapmanız eğer ekstra sağlıkla ilgili bir sıkıntı yoksa sizin elinizde. Ruhsal olarak hazırlanmanız gerektiği gibi rahat bir doğum için fiziksel olarak da kendinizi hazırlamanız gerekiyor. Doğum seneryonuzu siz yazabilir yönlendirebilirsiniz. Bebeğinizi kucağınıza aldığınızda ileride anlatacağınız güzel bir doğum anınız olması dileğiyle…

Sevgiler,
Yeliz Akın K. Algan

IMG_4028-1.PNG

Yorumlar

  • Esin
    28 Kasım 2014
    reply

    Yelizin hikayesi gerçekten cesaret verici 🙂 bizim yanımızda bizim adımıza karar vermeye hazır , eş ve ailemizle birlikte doğum öncesi süreci geçirdiğimiz için sıkıntı oluyor. Kararlı davranırsak , olur bu iş :)))

Esin Cevap Yaz cancel reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.