
Disney’in Sihri
Disney’i kim sevmez ki? Bebeğinden yaşlısına Disney karakterlerine sempati duymayan az insan vardır dünyada, ya da yoktur, illa ki birini seversin =)
Nasıl bir yaratıcılık ki , bir minik fare karakterinden dünyanın en değerli eğlence markası olmuş. Hayran olmamak elde değil. Yaratıcılığın yanında müthiş bir pazarlama da var tabii. Disney sadece karakterleri ve filmleriyle değil, ürünleriyle de aşık etmiyor mu kendine? Hala Mickey’li tshirt, çanta vs. görünce gözleri parlayanlardanım ben mesela. Çocuğum olmadan önce de yurtdışına ne zaman gitsem Disney Store’dan çıkamazdım. Bu yaşımda oturur saatlerce çizgi filmlerini izleyebilirim.
Geçtiğimiz hafta Disney’in yeni çizgi filmi Miles Yarının Ötesinde nin lansmanı için bir aradaydık. Prof.Dr.Üstün Dökmen’in keyifli anlatımıyla önemli bilgiler paylaştığı, Disney Türkiye ekibinin de genel stratejilerini, hedeflerini, Türkiye’de nasıl çalışmalar yaptıklarını, nelere önem verdiklerini dinleme fırsatı bulduğumuz bir toplantıydı.
Ayşe günde en fazla 15-20 dakika televizyon izliyor. Şimdilik süresi bu kadar, zaten o da daha uzun kalmıyor, başından kalkıyor. Ipad için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, bizde allahtan yok. Olsa saatlerce başından kalkmaz çünkü istediği an değiştirebildiği için çok cazip geliyor ona. Bir videodan öbürüne geçip zaplamak en zevk aldığı şey. Anneanne, babaannede veya arkadaşlarımızın evinde bulduğu zaman elinden zor alıyoruz. Disney’in henüz çizgi filmlerine değil ama karakterlerine fazlasıyla hayran. Favorisi Minnie. Kitapları var Minnie, Daisy, Melody ve Milly’li, üst üste okumaktan bir ara bana fenalık gelmişti o derece =) Sonra Sofia’yla tanıştı onu da çok seviyor, tshirtü yıpranmıştı bir dönem giymekten =)
Üstün Dökmen’den dinlediklerimizden benim için önemli noktalardan biri “kaliteli” çizgi filmlerin eğlenceli ve zararsız olduğu ancak faydasının yani içerdikleri değerlerin çocuğa izleme yoluyla öğretilemeyeceğiydi. Çocuk çizgi filmden doğruluk, dürüstlük, ahlak gibi değerleri direkt öğrenmez, birlikte izledikten sonra üzerinde tartışmalısınız, ya da gerçek hayatta yaşanan bir olayda çizgi filmi referans vermelisiniz dedi. Yani birebir iletişim her zaman en değerlisi olduğunu teyit etmiş olduk. Eğlenceyle eğitimi bir araya getirmenin de öğrenme düzeyini çok artırdığını da ekledi Üstün Hoca.
Disney Türkiye Pazarlama Direktörü Armağan Milli de toplantıda Disney’in öncelikli hedeflerinden biri de tüm ailenin birlikte paylaşabileceği sihirli anlar yaratmak olduğunu, çünkü gerçek sihrin aile içinde paylaşımla, sohbetle ve oyuna dönüştüğünde ortaya çıkacağına inandığını belirtti.
Bir de çok merak ettiğimiz, “çocuğumuza hangi çizgi filmi ne kadar izletmeliyiz” sorumuza “çocuğunuzu en iyi siz tanırsınız, onun neyi izleyip izleyemeyeceğine ebeveynleri olarak siz karar verirsiniz, birlikte izleyin ve karar verin” cevabını verdi. Süre için ben uzmanların önerilerini dikkate almaktan öte Ayşe’yi gözlemlediğimde 15-20 dakikadan fazla olunca yorulduğunu hissettiğim için böyle bir limit koydum, Disney yetkilileri de aynı şekilde zaman konusunda da en doğrusu ebeveyn kararıdır diyor.
Dün ilk kez Disney Channel’da “Miles Yarının Ötesinde” yi de merak ettim. Disney’e ve çizgi filmlere Ayşe’den çok ben meraklıyım sanırım =)