Annelerden Sütlü Tarifler – 91
Bugünkü konuğum sevgili Seda Anne. Emzirme deneyimlerinin yanı sıra, kendisi gibi gönüllü velilerle kurdukları Küçük Kara Balık Çocukevi hakkında bilgiler verdi. Okullarını anlatırkenki heyecanını ve gözlerinin parlamasını görünce çok etkilendim, insan ne yaparsa yapsın, kalpten inanarak ve severek yapınca sonucun iyi olmaması düşünülemez bence. Bebekler çok hızlı büyüyor, bir bakmışsınız bebeğiniz anaokulu çağına gelmiş, şimdiden bu okul hakkında bilginiz olsun =) İşte KKBCE ve Seda Anne’nin sütlü tarifleri:
Kızımı en iyi destekleyecek ve özgüvenini geliştirip, kendi olmasına izin verecek yaklaşımlar izinde giderken Montessori Eğitim sistemi ile tanıştım. Seden’in okul çağı öncesinde evde uygulamaya çalıştığım bu sistemin okul aşamasına taşınması ise; ileride Seden’e, bir çok anne baba ve çocuğa örnek olacak bir birliktelik ve oluşum oldu. Eleştirmek ve söylenmek yerine, 100 yıldır kendini kanıtlamış, dünyada binlerce örneği olan Montessori eğitimiyle çocukları yetiştiren bir anaokulu “Küçük Kara Balık Çocukevi”ni, İstanbul Koşuyolu’n da hayata geçirdik. Bu birer birer, adım adım, aynı hedefte anne-babaların bir araya gelip, patronsuz, katılan her velinin sahiplenip var olması için çalıştığı Türkiye’nin ilk “veli inisiyatifi“ Montessori Okulu oldu. Şimdi www.montessori.org.tr çatısı altında Türkiye’nin ilk Montessori İlkokulu hedefiyle çalışmalar yapıyoruz.
1- Bebeğini emzirirken hissettiklerini 3 kelimeyle anlatabilir misin?
Huzur, tamamlanma, her hücrene yayılan mutluluk…
2- Bebeğinle ıssız bir adada kalsan sütünü arttırmak için yanına alacağın 3 şey ne olurdu?
Su,su, su… Doğumdan önce emzirme ile ilgili bir sürü eğitime gitmiş ve teoride öğrendiğimi düşünerek, biraz stresle ilk anı beklemiştim. Seden’i ilk kucağıma verdiklerinde, ne okuduklarım, ne izlediğim videolar hiç bir şey aklımda yoktu. Hatta meraklı bakan gözlere rağmen, odada başka kimse yoktu! Birden memeyi kavrayıp emmeye başlaması ve hemşirelerin Seden’e “aferin nasıl güzel kavradın” demesiyle, aslında bunun bir ilk an olduğunu farkettim. Doğal haliyle o kadar aktı ki an.. Sütün kalitesi icin, bol yeşillikli beslenip, bol su içerek geçirdim 24 ayı. Mümkün olduğu kadar mevsiminde sebze ve doğal ürünler tüketmeye gayret ettim. Bir de zevkine içtiğim bir çayım vardı. Aktarda karıştırttığım , anason, rezene, melisayı sıcak suya oturtup, 5 dakika sonra içerdim.
3- Emzirmeye yeni başlayan annelere ve anne adaylarına altın tavsiyen ne olur?
Bebeğiniz kucağınızda, belki bir parmağınızı kavramış, güzel gözleriyle size bakarken, bunun nasıl kutsal bir tamamlanma olduğuna, ne kadar eşsiz bir duygu olduğuna odaklanın. O güzel kokuyu içinize çekin, emerken çıkardığı o zevk seslerinin keyfine varın. Aklınızda ne sütün miktarı, ne karnının doyup doymayacağı olsun. Bir de benim için o emdikten sonra yanağına süzülen damla ve sarhoşluk hali görüntüsünü aklınıza kaydedin. İleride özlediğinizde çok işinize yarıyor.
4- Emzirme döneminde yaşadığın en komik olay neydi?
Sütün çok talzikli geldiği dönemlerde bir gün, akışla başedemeyip, kafasını geri çekmiş bu sefer de süt havaya doğru akmaya devam ettiğinde, havadan yakalamaya çalışmıştı. Yavru kedilere benziyordu.
5- Emzirmeye başladığın andan itibaren en sinir olduğun soru neydi, ve şimdiki aklın olsa nasıl cevap verirdin?
“Zayıfsın da ama sütün var, çok ilginç!” Anne sütünün zayıflık, şişmanlık ile ilgisi olmadığını ve bunun hormonal bir düzen olduğunu, Afrika’daki annelerin bile çocuklarını gayet güzel emzirdiğini anlatmayı misyon edinmiştim.