Annelerden Sütlü Tarifler – 85
Haftanın son konuğu sevgili Yurdanur Anne. Twitter’dan tanıştığım taptaze bir anne. Bebeği Çınar 35.haftasında dünyaya gelmiş. Prematüre doğan bir bebek olduğu için ilk başlarda çok zorluk yaşamış ama şimdi oğlu 2,5 aylık – kendi değimiyle – bir tosuncuk olmuş, maşallah ona =)Yurdanur Anne’yi ve oğlu Çınar’ı blogundan takip edebilirsiniz.
İşte Yurdanur Anne’nin emzirme deneyimleri ve tavsiyeleri:
1- Bebeğini emzirirken hissettiklerini 3 kelimeyle anlatabilir misin?
Bebeğimi emzirirken hissettiğim en önemli duygu dinginlik ve huzur…Hayatın telaşesini, işi gücü, yapılacakları, herşeyi bir kenara bırakıp oğlumla baş başayım o an. Ruhum ve bedenim dinleniyor, oğlumun karnı doyuyor. Daha ne isteyebilirim ki…
2- Bebeğinle ıssız bir adada kalsan sütünü arttırmak için yanına alacağın 3 şey ne olurdu?
Bol su, ısırgan ve rezene çayları, bir de eşimin köyünde asmalardan sarkan muhacir üzümünden… Muhacir üzümü öyle güzel ve aromalı kokuyor ve ağızda o kadar çok hoş bir lezzet bırakıyor ki hamileliğimde hiç aşermediğim halde emzirirken en çok ondan ister oldum. O güzel tadın ve kokunun sütüme de geçtiğini ve bebeğimin damak zevkini de hitap edeceğini düşünüyorum.
3- Emzirmeye yeni başlayan annelere ve anne adaylarına altın tavsiyen ne olur?
Daha önceleri emzirmenin bu kadar zor ve sabır gerektiren bir eylem olduğunu bilmezdim. Anneler çocuklarını emzirirler, gazlarını çıkarıp yatırırlar diye düşünüyordum. İnanın bu konuda hiç bilgim yoktu. Bebeğim 35.haftasında, yani 8 aylık dünyaya geldi. Diğer erken doğan bebeklerde olduğu gibi nefes alma düzenindeki sıkıntıdan dolayı 1 hafta kuvözde kaldı. Ben ne doğum yaptığımı anladım ne de anne olduğumu… Çünkü belirli saatlerde camların ardından uzaktan baktığım bir bebeği seyrediyor, allak bullak olmuş bir durumda “şimdi ben anne mi oldum” diye kendime soruyordum. Bu nedenle diğer anneler gibi bebeğim yanımda değildi ilk sütüm geldiğinde. Bebeğimi kucağıma alıp emzirmek, o mutluluğu doğumdan hemen sonra yaşamak gibi bir şeyi de yaşamadım. Kaldığım hastanede her anne odasında bebeği ile kalırken ben eşimle birlikte ne olduğumuzu anlamadan üstelik ne hissedeceğimizi bile bilmeden birbirimize bakıyorduk. Üstelik sütüm de yoktu sanki göğüslerimde bir farklılık hissetmiyordum…
Doğumdan sonraki ertesi gün ağlayıp sızlamanın hiçbir yararı olmayacağını düşünüp kendimi toparladım ve doğum hemşiresinin yardımıyla sütümü sağmaya başladım. 2 saatte bir süt sağıp yoğun bakım ünitesine gönderiyordum. Bebeğim doğumunun ikinci gününde yavaş yavaş düzelme göstermeye başladı. Minicik oğlumun ağzından, kolundan, burnundan geçen kablolar yavaş yavaş çıkmaya, kalp atışları düzene girmeye başladı. Doğumdan 4 gün sonra sağdığım sütü vermek için yoğun bakım ünitesinin kapısında beklerken doğum hemşiremiz bana sürpriz yaparak bebeğimi getirdi ve bebeğimi ilk o zaman kucağıma alarak doyumsuz bir 15 dakika geçirdim. Bu beni daha da motive etti, şekersiz kompostolar, rezene ve ısırgan çayları ve bol su içmeye başladım. Doğumumun beşinci gününde yine bebeğimi getirdi hemşiremiz bu sefer emzirmeyi denememi istedi. Haliyle zorlandım, bebeğim tam tutamadı, olsun bu ilk deneyimdi ve bebeğimin yorulmaması gerekiyordu. Hem doktorumuzun hem de hemşirelerin söylediği en önemli şey sütümü verdikleri andan itibaren bebeğin hızla düzeldiği, nefes alışlarının istenilen seviyeye indiği ve bu gidişle bir kaç içinde taburcu edebileceklerini belirtmeleri oldu. Tam bir hafta sonra bebeğimizi evimize getirdik.
Hastanedeki düzene alışan bebeğimiz iki saatte bir acıkıyordu. Emzirmek ise nerdeyse 1 saate yakın sürüyor bazen bebeğim ağlıyor bazen de neden emzirmeyi başaramıyorum diye ben ağlıyordum. Emzirmeye alışabilmesi, tam tutabilmesi için yaklaşık 1 ay uğraştım.
Bebeğimin yorulmaması gerektiğinden emmesi için çok mücadele edemiyordum yorulduğu zaman sağılmış sütümden veriyordum. Hayatım emzirme, süt sağma ve uyumadan ibaret oldu bu dönemde. Ağustos ayındaydık, hava sıcaktı, emme süremiz nerdeyse 40 dakika hatta daha fazla sürüyordu. Vücudum isilik oldu, sağmama rağmen göğsümde tıkanıklık oluştu, ateş ve titreme nöbetleri geçirdim. Ama bebeğime sütüm lazımdı ve sabırlı olmam gerekiyordu. Bu dönemlerimiz oğlum 1,5 aylık olana kadar devam etti. Bebeğim istenilen kiloya gelip biraz da güçlendiğinde emmesi daha da kolaylaştı. Şimdi oğlum 2,5 aylık ve doktorumuzun söylediğine göre erken doğmasına rağmen aradaki farkı kapatmaya başlamış.
Benim gibi prematüre bebek annelerinin diğer annelere göre çok daha sabırlı ve özverili olmaları gerekiyor. İdeal ayında ve kilosunda doğan bebeği bile emzirirken yaşanan güçlükler daha erken ve haliyle daha düşük kiloda doğan bebeklerde daha çok yaşanıyor. Annelere en önemli tavsiyem sıvı alımlarını çoğaltmaları ve hep olumlu düşünmeleri… İnanın mutlu bir annenin sütü kadar bebeklerimize yarayan hiçbir şey yok bu dünyada. Bir de sabırlı olmaları bebeklerimiz çabuk büyüyor ve bırakın herşeyi emzirme anının tadını çıkarın. Bir daha bu kadar minik olmayacaklar çünkü…
4- Emzirme döneminde yaşadığın en komik olay neydi?
Emzirme döneminde gerçekten bambaşka bir hal alıyorsunuz. Ben,üstüme başıma dikkat eder, gömleklerimi bile düğme aralarından bir yerim görünmesin diye diker, balkona bile çıkarken düzgün giyinmeye çalışırdım. Ama emzirme dönemlerinde özellikle ilk başlarda çok sık emzirdiğinizden yaka paça bir tarafta, bir yeriniz açık mı kapalı mı artık umursamaz bir hal alıp kendinizden geçiyorsunuz. Bir gün eşim bana “ortalıkta Pamela Anderson gibi dolaşıyorsun azıcık kendine dikkat et hayatım” demişti. Ben ve Pamela Anderson… Halen hatırladıkça gülüyorum =)
5- Emzirmeye başladığın andan itibaren en sinir olduğun soru neydi, ve şimdiki aklın olsa nasıl cevap verirdin?
Açıkçası bir çok şeye sinir oluyordum halen daha da oluyorum. Bebeğim erken doğdu, düşük kiloda doğdu, tam ememiyor bu belli olduğu halde sütün yetmiyor galiba, bak doymadı, ağlıyor diyenlere sinir oldum. Sağdığım sütü biberonla verdiğim için seni emmez biberona alışır diyenlere de… İnanın bunu yaşayan bir anne olarak bebeğim beni de emiyor, biberondaki sütünü de… Siz yeter ki emzirmeye istekli olun ve keyif alın gerisi zaten kendiliğinden gelecektir.